Microsoft’un hemen her 4 yılda bir yeni Windows Server sürümünü yayınladığını ve bugüne kadar da Windows Server 2003, 2008, 2012 ve 2016’yı piyasa sürdüğünü biliyoruz. Windows Server 2016 ile birlikte yeni teknolojiler ve birçok yeni özellik de hayatımıza girmiş oldu. Şirketler de güncel kalabilmek için bu yeni teknolojilere adapte olmaya çalışıyorlar. Çünkü ancak bu şekilde piyasada üst sıralarda tutunabilir ve rekabet avantajını ellerinde bulundurabilirler. Microsoft, bulut bilişime “Azure” , sanallaştırmaya da “Hyper-V” ile adım atarak, 2008 yılından bu yana sektörde avantajı elinde bulundurmayı, öngörüleri sayesinde başardı. Bu iki platformun yeni özellikler ile birlikte harmanlandığı Windows Server 2016’nın sunduğu yeniliklere göz atalım.
-Nano Server
-Live Migration
-Hyper-V
-Docker Desteği
-Credential Guard
-Device Guard
-Power Shell Direct
-Multiple Desktop
Windows Server 2016 ile birlikte lisanslama seçeneklerinde de bazı değişikliklere gidildi. Windows Server 2012’den aşina olduğumuz CPU, yani işlemci bazlı lisanslama yerine artık Core, yani çekirdek bazlı lisanslama mevcut. Windows Server 2012 Standard sürümünde, Microsoft open lisanslama ile satın alım yaptığımızda, 2 işlemciye kadar lisanslayabiliyorduk. Ve aynı Microsoft open lisans ürün anahtarı ile de 2 adet Hyper-V container’a yani 2 adet sanal makineye de kurulum gerçekleştirebiliyorduk. Windows Server 2016 Standard sürümü ile core bazlı modelde, bir lisans paketi ile 2 adet fiziksel çekirdek lisanslanabilmektedir. Yine aynı şekilde Microsoft open lisans anahtarı ile standart sürümde 2 sanal makineyi de lisanslayabiliyoruz. Her bir sunucu için minimum 16 adet çekirdek lisansı zorunlu tutulmaktadır(8 adet lisans paketi). Ayrıca fiziksel bir sunucuyu lisanslayabilmek için bütün fiziksel çekirdek sayısı kadar lisans alınması gerekmektedir. Örneğin; Donanımın tek işlemci 8 çekirdek olduğu bir durumda 16 adet core lisans alınması gerekmektedir. Çünkü minimum 16 çekirdek lisans zorunluluğu bulunuyor. Geriye kalan 8 çekirdek lisansıda, ileride yeni bir işlemci ilave edildiğinde kullanılabilecektir.
Windows Server 2012’de Standard ve Datacenter sürümünün içerikleri aynı ancak Hyper-V üzerinde container oluşturma limiti ile farklılık gösteriyordu. Windows Server 2016’da değişikliğe gidilip Datacenter sürümü için Standart sürümde olmayan özellikler eklenmiş durumda. Hyper-V container sayısı yine Server 2012’de olduğu gibi standart sürüm için “2”, Datacenter sürümü için “sınırsız”.
Sadece Windows Server 2016 Datacenter sürümünde yer alan özellikler ise şöyle;
-Storage Space Direct
-Storage Replica
-Shielded VM’s
-Host Guardian Service
Windows Server 2016 ile Gelen Hyper-V Yenilikleri
Production Checkpoint: Checkpoint, Hyper-V sanal makinelerinde istenilen zamana ait sistem görüntüsü oluşturmak ve daha
sonra istenildiğinde sanal makineyi geçmişteki o ana geri götürmek için kullanılan bir servis. Windows Server 2012 ile checkpoint’in sadece test ve geliştirme aşamasında kullanılması öneriliyordu. Çünkü işletim sistemi ve donanım uyumu her ne kadar stabil olarak döndürülebilse de uygulama bazlı veritabanından kaynaklı hatalar yaşandığından bu tür iş yükleri için desteklenmiyordu. Windows Server 2016 ‘da Production Checkpoint teknolojisinin dahil olmasıyla erişime açık, canlı makinede snapshot alımı mümkün kılınmaktadır. Bunu da disk imajı alırken kullandığımız VSS teknolojisini arka planda eş zamanlı kullanarak gerçekleştirir.
Discrete Device Assignment: Yeni gelen bu özellik ile PCIe donanımına doğrudan bir sanal makine üzerinden erişilmesini sağlar. Sanal makine özel olarak kendine tahsis edilmiş olan bu donanımı herhangi bir kısıtlama olmadan kullanabilecektir. Microsoft bu “Bağımsız Aygıt Atama” teknolojisinde ilk önceliği ekran kartları ve NVMe depolama aygıtlarına(PCIe üzerinden haberleşen SSD diskler) verdiğini duyurdu. Ancak farklı kartların çalışması için de üreticiler tarafından destek sağlanabiliyor. Bu özellik Windows 10, Windows Server 2016, Windows Server 2012 r2 ve Linux ‘un çeşitli dağıtımları tarafından destekleniyor.
Hot add and remove for network adapters and memory: Önceki Hyper-V sürümünden bildiğimiz üzere sanal makine üzerinde RAM arttırma ya da azaltma, ağ kartı ekleme, çıkarma işlemleri için sanal makinenin kapatılması gerekiyordu. Ancak Hyper-V’ye Windows Server 2016 ile gelen bu özellik sayesinde Power off/on etmeden de kaynak artırımı işlemleri yapılabiliyor.
Nested Virtualization: Hyper-V için Windows Server 2016 ile gelen yeniliklerden birisi de “Nested” kavramı oldu. İç içe sanallaştırma anlamına gelen bu yenilik ile Hyper-V üzerinde çalışan sanal makine içine yeni bir sanal makine kurabiliyoruz. Tabii şu an için bir takım kısıtlamalar mevcut;
- Vt-x teknolojisini destekleyen intel işlemciler ile kullanılabiliyor.
- Sanal makineler aynı işletim sistemine sahip olmak zorundalar.
- Dinamik bellek kullanımı seçeneği kurulum aşamasında kapatılmış olmalıdır.
- Fiziksel makinenin Windows Server 2016 veya Windows 10 işletime sahip olması gereklidir.
True VM Mobility: Bu yeni özellik sayesinde sanal makineler arasında taşıma işlemi canlı olarak yapılabiliyor. Bu işlem için hostların aynı domain altında olması ve live migration özelliğinin aktif durumda olması gerekiyor.
Host Resource Protection: Ana makine kaynak koruması özelliği, bir sanal makinenin aşırı düzeyde olan aktivitelerinden dolayı, sistem kaynaklarının paylaşılandan fazla kullanımını engellemeye yardımcı olur. Aşırı aktivite gözlemlendiği tespit edildiğinde sanal makineye daha az kaynak verilir ve bu sayede ana makine ve diğer sanal makinelerde oluşabilecek performans düşüklüğünün önüne geçilmiş olur.